16 Haziran 2015 Salı

Tatile gidiyoruuum !

Merhabalar,

Sevinsem mi, üzülsem mi bilemiyorum ama tatile gidiyorum. İzmir'deki son haftam. Ailemin yanına gideceğim için seviniyorum ama buradaki rahatlığın %1'ini bile göremeyeceğim için de üzülüyorum.

LYS'ye tekrar girerek okulumu ve bölümü değiştirmeye çalışıyorum bu sene. Babam tutturdu "Doğu'yu da yaz." diyerek ama üzgünüm buralardan bir yer gelmezse bu vasıfsız bölüme devam edeceğim ve seneye tekrar deneyeceğim. Kavgalar, kavgalar...

Daha önce bahsetmedim sanırım ama bahsettiysem de küçük bir hatırlatma olsun. Hornet'te birisi bana "Güvenip de kimsenin evine gitme. Kendini yalnız hissettiğin anlarda bile bu tarz teklifleri kabul etme." diye mesaj geldi. Doğal olarak ürperip gerildim. Çünkü yakın zamanda birinin evine gitmeyi kabul etmiştim. Aklıma "Acaba o mu?" sorusu gelmedi değil. Ve "İçim içimi yiye dursun." demektense açıkça ona sordum. Kendisi olmadığını ve büyük ihtimalle blogumdan bir saldırı düzenlenmiş olabileceğini vs. söyledi. Tabii ben anlatıyorum akıllı gibi, çocuk bu süreçte bloguma girip onun hakkında yazdıklarımı okumuş. Bir 10 dakika kadar sonra "Tok olduğunu bilsem çağırmazdım. Öyle bir amacım yoktu." diye mesaj geldi. Önce sadece "Biliyorum." dedim ve ardından rahatsız hissetmeye başladım.

Uzunca bir açıklama yaptıktan sonra "Kendine iyi bak." temalı bir sonla mesajımı bitirip yolladım. Çünkü biliyordum hem benim hem de onun için sinir bozucu bir durum olacaktı öğrendikten sonra "arkadaş" olarak devam etmemiz. Ama o öyle yapmamızı istedi ki ben de kırmadım kabul ettim. Sıradan muhabbetlere devam ederken gittikçe mesajları seyrelmeye başladı ki beklediğim bir durumdu bu. En sonundaysa tamamen yazmamaya başladı. Üzüldüğüm tek nokta değerli bir arkadaşı kaybetmiş olmamdı.

Bayılmamın arkasından getirdiği depresyon sürecinde filmlerde olduğu gibi geçici süreli hafıza kaybı falan yaşıyorum herhalde ki ondan sonraki ilk pansuman yapılana kadar geçen 3 gün yok. Sadece ağladığımı hatırlıyorum. Ve o üç gün içerisinde 90 tl harcanmış. Annemlere bir şey söyleyemedim tabi ki. Çünkü hiç bir zaman ben paradan değerli olmadım. Memlekete finaller ve LYS öncesinden dönmek istediğim için babam bana dönmemi burada tatil yapar gibi bir hafta geçirmemi hatta yolda gidecek parayı yollayacağını söyledi ve ben de kabul ettim çünkü elim de dardı.

Bursumu aldım ve direk kredi kartı borcumu ödedim. Elimde kaldı 30 tl. Şaka gibi 30 tl. Ne yapsam ne etsem diye karalar bağlarken anneme 90 tl harcadığımı değil de babamın tatil için yollayacağı parayı sordum. Çünkü zaten onlara göre "çok" harcıyorum. Bir de 3 gün içerisinde 90 tl gittiğini duyarlarsa sorun olurdu. Ve inanın ben kavga çekecek durumda değildim. Ardından babam o parayı yolladı. Ama ne yollamak. Ağzıma etti desek yeridir. Kendisi teklif ettiği halde. Neyse. Benim dönüş bileti almam lazım ve yolladığı para 80 tl civarı idi ve elimde kalan tek para o şuan. Bana da bileti sen al dedi beyefendi. Hayır komik gelen yanı şurada; zaten 80 tl olan otobüs biletini alabilecek kadar gücüm olsa senden para istemem değil mi?

İnanın darlanıyorum bu aralar. "Durumu yoktur belki neden bu kadar bencilsin?" diyebilirsiniz. Üzgünüm. Sigara paketlerinin tanesinin ne kadar olduğunu biliyoruz. Benim bir aylık harçlığımı o 10 günde içiyor. Ve ben her gün Starbucks , o bar senin bu kafe benim birisi de değilim. 300 tl ile bir ay geçinmek sanırım azıcık zor olsa gerek :') Ayda bir çıktığım yemeğe de laf ediliyor . Tamam sakinim. Onları seviyorum. Hayat güzel, sağlıkları yerinde, mutluyuz ^^

Bu yazımda size iki müzik bırakıyorum ^^ Hihi

Umm ilk  kez bahsedeceğim ama ben kitap yazıyorum. Ve manyak diyebilirsiniz ama kitap yazarken bir sahnede arka planda hangi müzik olmalı diye ayarlamalarımı da yapıyorum :D Bir film sahnesi gibi hayal edip en ince ayrıntısına kadar yazdığımdan da bana "Çok ağdalı bir dilin var." gibi eleştiriler geliyor.^^

Bu şarkılardan biri kitabımın coming- out sahnesinde ki background bebeksisi :D ;
Hans Zimmer - Time

Diğeri ise benim çok ama çok sevdiğim bir Güney Kore filmi olan A Werewolf Boy'un şüphesiz en sevilen soundtracki ;


Park Bo Young - My Prince

Filmden biraz bahsetmek istiyorum. Asyalı filmlere aşina iseniz ağır derecede cinselliği kullandıklarını fark emişsinizdir. Ben ve annem oturmuş "Adam akıllı izleyecek film yok yeaa.." temalı araştırmalarımızı yaparken ben bu filmin kapağına denk geldim ve o an biliyordum çok seveceğimi. Ki benim hayranlıklarım böyle başlar. İlk görüşte deli gibi severim ondan sonra öyle gider :D Neyse,


Aşık olduğum afiş (Gözleri kalp olmuş emoji)


Film kurt gibi yetiştirilen, medeniyetten uzak olan bir genç ile tatlı bir kızın arasındakileri anlatıyor. (Spoiler vermemek için yırtınan yazar örneği vol.1165151) Filmin isminden de azıcık anlaşılacağı gibi fantastik sınıfına girebilecek bir film bekliyorsunuz. Öyle sayılır da zaten. Ama dram kısmı o kadar ağır ki şahsen benim gibi biriyseniz ağlamayı geçip sesli sesli hıçkırıklara boğulacaksınız derim :D Annemle izlememize rağmen ben nefessiz ağladım sanırım her sahnesinde. Ki film bittiğinde böyle yüreğinize fil oturuyor. Yazarken bile gözlerim yaşardı :D Çünkü zeki gibi müziğini dinliyorum.


Filmi izlemenizi şiddetle tavsiye ediyorum. Beğeneceğinizi umuyorum ki belki bir parça ne kadar aşırı-gereksiz-romantik olduğumu anlarsınız . Yalnız ölcem beeğn :( Tabii ki o zamanlar tek aşkım Cheolsu'nun güzel bir şey yaptığında başını okşattığı her sahnede ağlamadım.


Trailer ^^ -

Tumblr'da bulduğum bir kaç fotoğraf ve gif;





Umarım beğenirsiniz ~ Kendinize iyi bakın, Görüşmek üzere ^^





2 Haziran 2015 Salı

Uzun Zaman Oldu Bu Kadar Ağlamayalı

Eveet, uzun zamandır gizlemeye çalıştıklarım çıkıyor su yüzüne. Bastır bastır bir yere kadarmış. İlla ki patlak veriyor. Yazı yazamıyorum ş u an o yüzden arada olursa yanlış kusuruma bakmayın. Düzeltme şeysini kullanacağım.

Bugün güzeldi. Sabah kalkıp çikolata almştm kendime severim çnükü. Sonra en sevdiğim oyunun bir benzerini buldum onu indiriyordum. Gülümsüyordum huzur mutluluk bla bla. üzülmüyordum arık çopu şeye çünkü büyümüştüm. Ağlamıyordum a uzun zamandır. Meğer biriktiriyormşm.

LAvaboya kalkayım dedim. Banyoya girdim. KApıyı kilitledim ve yüzüm uyuşmaya başladı. Daha öne çok olmuştu. Tutundum duvara geçer dedim. Kalbim çarpmaya başladı . Sonra da görüşümü kaybettim. Bunları yaşarken çok hızlı oldu ama şimdi şimdi geliyor hatırlıyorum. Dİzlermin üzerine düştüm. Hayaller görmeye başaldım.. mutlu şeylerdi. güzel renkler , çiçekler , beni mutlu eden şeyler. REngarenk ti. sonra şakağımla kaşımın arası acımaya başladı ve çeneme yayıldı. Yüzümün çevresi sıcacıktı. Gözlerimi açtım. Yerdeydim. O pis banyo zemininde. Gözlüğümü çıkarmam gerek diye düşündüm ve çekiştirdim. Canım çok yandı. KAşımın yan tarafına kitlenmiş. Çekince kanamaya başladı. Yer baktım. Ben yer e baktıkça damla damla kan dökülüyordu. Nereden geldiğini anlayamadım. Burnuma baktım ilk. Sonra kaşıma elmi attım boyandı kırmızıya. Yüzümü yıkadım. Anahtarları ve telefonumu alıp aşağı indim. Müdürlüğe haber verdm. Ambulans çapırdılar. Hastaneye gittim. Dikiş attılar ve tetanos aşısı oldum. Sonra çıktım. Kimse yoktu . Param da yoktu. Yürümem lazımdı. Annemi aradım. Bir sürü espri yaptık. Ben güldüm o güldü. 30 dakikadan fazladır yürüyünce çevreme baktım neredeyim diye. Hatırlıyordum. O an bir patlama geldi. Anneme yurda geldim deyip kapadım ve sokakta oturup ağladım. Çok apladım. Sonra ona yazdım. Evine gittiğime. Niye o, neden yazdım inanın bilmiyorum. Niye ağladığımı da. Yurda girip yatağıma dönünce biraz daha ağladım ve bu sefer durmuyordu. Kasıla kasıla ağlıyordum ve onunla konuşuyordum. Psikolojik olabilir dedi. Kahveyi yasakladı. Alındım. Deli dedi bana. Ben onun ballı kahvesinden istiyordum. Ama sonra belki de deliriyorumdur dedim. Sonra yazamadoğmı farkettm. Yazamıyordm. Kelimeler çok saçma olıyprdu ama ben doğrı sanıyordm yazarken. Şimdi oldığı gibi ki aradan 10 dakika geçti yazalı.

Babaannem arıyor bir dakika. Nerde kalmıştım. Hah. Yeni oluyor bunlar ve ben ağlamamı durduramıyorum. Elimde tuvalet kağıdı rulosu büzüştürüp büzüştürüp yanlara atıyorum ama inanın hollywood yıldızları gibi güzel romantik görünmüyor :D

Yoruldum. Sarılmak istiyorum birine . Göğsünde uyumak istiyorum. Yükümü azıcık alsın istiyorum. Sırtımı okşasın istiyorum. Sadece sussak da olur . Uyanınca gitmesin istiyorum. Burası ev gibi hissettirmiyor. Ve ben o hissi tekrar yaşamaktan korkuyorum.

Evet ilk defa ölümden korkuyorum. Yüzümün öyle tekrar uyuşmasından, birinin bedenimin kontrolünü ele geçirmesinden be ben düşerken ellerimle tutunamamktan korkuyorum. Yalnızlıktan korkuyorum. Ki içimde gittikçe büyüyor.

Bilmiyorum uzun zamndır ağlamadım bu kadar. İlk defa durulmuşken bile gözlerimden yaşlar çeşme suyu gibi şakır şakır akıyor. Bakarsınız 3. sayfa haberlerinde çıkarım. Bir de benim için tag başlatır pridelarda ve eylemlerde portremin silüetini kullanırsınız. Kim bilir.

Sağlıcakla kalın. Uyumamam lazımmış. Niye yazdım bu yazıyı bilmyirrum silerim sonra.


Kahvenize bal katın canlarım,
Kedi.