29 Nisan 2015 Çarşamba

I'm Back B!tches

Uzun süredir görüşmüyoruz. Bu yüzden mini bir özetle olanları anlatacağım ve asıl yazıma döneceğim...

Ailemin yanına bir haftalığına döndüm. Bu süreç boyunca babam Helix Piercing diye geçen kulağımızın üst kısmındaki kıkırdağa açılan deliğime taktığım küpeye kızdı. 2 sağ kulağımda 2 de sol kulağımda deliklerim var. Helix'i de sayarsak sağda 3 tane oluyor. Diğerleri boştu ve helixteki küpe saçlardan görünmediğinden takıyordum, kapanmasın diye. "Ben sana burada küpe takılmayacak demedim mi?" diye bir çıkış yapıldı ama ben sesimi bile çıkarmadım. O da uzatmadı. Bershka'dan 2 skinny almıştım. Üzerimde kötü durmadıklarını düşündüğümden kardeşlerime yollamıştım. Onlar da beğenince anneme göstermelerini istedim ki o sonrada babam görmüş.(Neden yaptığımı soruyorsanız, o an olacaksa kavga olsun istediğimden. Daha sonra öğrenirlerse çıkacak kavgayla uğraşmak istemediğim için.) Oraya gittiğimde o konudan muhabbet açıldı. "Neden getirmedin? Yırtacaktım onları" vs gibisinden söylemler... Yine ses etmedim ve yine uzamadı konu.

Gel gelelim yoldayken eski sevgilimin ask.fm hesabına takma isimle yazdım ve en sonunda bayağı muhabbet edip beni tanıdığında konuşmak istedi. Beni aramasını veya mesaj atmasını istemedim. Zira yakalanma olasılığım yüksek olurdu. Snapchat hesabı açtım. Oradan konuştuk vs. Neden yazdım ben de bilmiyorum. Boşluğumda ne yapacağını şaşırdığımdan mıdır, nedir? Bir de yetmedi benim 4 buluşmaya gelmeyen öküzüm bana "Piremses (Gülücüklü emoji x 3)" yazıp yolladı. Sonra cevap vermedi(WTF!?)...

Oradayken annemle muhabbetimiz bir nebze soğuk olmasına rağmen her zamankinden iyiydi. Kardeşlerim de bana oldukça sıcak davrandılar. Babam da beklemediğim bir derecede samimi idi. Ama inanın içimdeki "aile" boşluğunu doldurmadan geldim. O samimiyet ve sıcaklıklarına sığınabilirdim ama yapmadım, yapamadım. Onlara sığınıp güvendikten hemen sonra üzerine yattığım pamuktan yatağın bir kırık cam havuzuna dönüşmesinden korkuyordum - çok geçmeden de gerçekleşeceğini biliyordum.

Sevgililerimde aradığım özelliklere bakınca genelde "Baba" rolünü üstlenebilecek birirlerini beğendiğini fark ettim. Hayatımdaki eksikliği başka bir yerden tamamlamaya çalışıyordum yani. "Acaba babam benimle daha yakın olsaydı gay olmaz mıydım?" diye düşünmüşlüğüm çoktur. "Böyle olmaktan nefret ediyorum." dediğim de...

Ben model ve dansçı olmak isteyen bir arkadaşınızım. Bu yüzden de elimden geleni yapmak istiyorum; üniversite hayallerim bunlarla başlıyor. Ama maalesef buraya geldiğimden beri bir etkinlik gösteremedim. 5 aydır çöküş yaşıyorum. Kısa bir zamanda toparlarım diye umuyordum. Ama boşluğa doğru itilmeye devam ediyorum. Dans okuluna gitmeyi ya da bir stüdyo kiralamayı çok istiyorum ama param yok. İşe girmek istiyorum ama okul saatlerim uymuyor, her iş veren deneyimli eleman arıyor. Deneyimim 0. Modellik için ajanslara başvurmak istedim ve başvurdum. Fotoğraf çekim ücreti istediler yine param yok. Kahrolası para. I hate you b*tch.

"Ev"deyken fark ettiklerimden biri de "evde" olma hissiyle uyuduğum bir gecelik uykunun, İzmir'deyken uyuduğum tüm uykulardan daha değerli oluşuydu. Evet aşırı ince düşünen aşırı detaycı bir psikopatım, biliyorum(Bu yüzden "İç Mimar olmalısın!" diye çok fazla feedback aldım.)

Bu kadar özlediğim ve sığınmak istediğim ailemden nefret ediyorum; istediğim yönde kariyer edinmemi engelliyorlar, beni sadece çocukları olduğum için bile(!) sevemiyorlar ve asla ama asla yanımda olmadılar. Açıkçası kardeşlerime de aynı tavrı gösterseydiler mutlu olurdum. Biliyorum çok bencilce ama keşke onları da benim gibi sevmeselerdi.

Bilgisayarım önümde açık; yazmak, anlatmak istediğim çok şey var. Ama maalesef oda arkadaşımı rahatsız ettiğim için telefonumdan yalan yanlış yazıveriyorum. Yurtta olmaktan da nefret ediyorum. "Bir eşcinselin hayatı" temalı bir film çekmesi için Mahsun Kırmızıgül'e gidesim var. Başrol ben olmak istiyorum. Ailemi de oynatsınlar. Çok tutulur eminim ki ... (LOOOOOL)

Ve Pisicik öyle büyük bir sıkıntıyla geri döndü ki bunu açıklamanın bir yolu yok.

Bye,
Purr

5 Nisan 2015 Pazar

Sütümü Başkalarına Verdiler Anne!

(PS: Açık olmak gerekirse uzun uzun bu postu yazmıştım tee bir kaç hafta öncesinden gecenin köründe. Ama zaman geçip okuyunca çok gereksiz olduğunu düşündüm. Bu yüzden abartmadan tekrar anlatıyorum)

Bu iki kere buluşup duygular beslediğimi düşündüğüm arkadaşımıza ben uzunca kendi duygularımı yazdım, sonuna da bir "Çok özledim." iliştirdim. O da ertesi gün buluşalım dedi. Planladığımız gibi buluşma saatine yakın haber bekledim ama gelmedi. Bu yüzden yurttan çıkmadığım için kendimi alkışlıyorum bir de orada sap gibi beklemek vardı. Birileriyle kavga mı etmiş ne, ondan gelememişmiş. Ertesi gün buluşmayı önerdi ve kabul ettim. (nedenini sormayın, ben de bilmiyorum ^^) O gün vizem vardı, vizeden çıktık, arkadaşlarla takılıyorduk; onlar dağıldı vs derken ben beklemeye koyuldum. Öğlen 12 de biten vizemden sonra akşam 7'ye kadar onu orada bekledim ve gelmedi. Mesaj atıp sordum. "Oturuyorum kalkarım birazdan." gibisinden bir cevap verince bende gelmesinin iki saati aşacağını, o yüzden beklemeyeceğimi ve çok üşüdüğümü yazıp arkadaşımla kalktık en yakın alış-veriş merkezine doğru yola düştüüm. 

Otobüstekilerin -nedense artık- hepsi erkek idi. Bir yanımdaki arkadaşım kız bir de ben :D Öhüm neyse, havadan sudan konuşuyorken rastgele telefonumu çıkardım ki ne göreyim, o arıyor! Nerede olduğumu, ne yaptığımı sordu. O kadar çok uzatıp, o kadar çok soğuk cevaplar verdim ki ben bile kendime şaşırdım. Normalde şıp diye söyleyen ben 10 dakika kadar onu soru sormak zorunda bırakıp öyle cevaplar verdim. Aktarma yapacağım istasyona doğru geliyordu (!), "Belki buluşuruz?" gibisinden bir anlamla söylemeye çalıştığı o cümleyi "Ahaha aktarma yapıyorum ben de" diyerek terslerdim (Oscar goes to Kedicik). Ertesi gün buluşmak istediğini, benden söz alırsa bir aksilik çıkmayacağını filan söyledi ben de kabul ettim.

Ertesi gün oldu geç kaldım buluşmaya 10 dakika kadar. Gittim yanına ki bu güneşe doğru oturmuş çekmiş şortları o soğukta, titremeyle karışık yanıyor. Ceketimi bilerek yanımda getirmiştim bir ağaca yaslanıp çimenlerde oturmak istiyordum çünkü. Zorla ikna ettim beyefendiyi ve bir ağacın altına geçtik. Açtı Hornet'i bana ortam gösteriyor. Sinirlendim onun anlattığı hikayeleri dinlemeyi bıraktım ve arkadaşlarıma mesaj yazmaya başladım. 

"Ayıp olmuyor mu? Burada sana bir şeyler anlatıyorum." dedi.
"Her buluşmamızda Hornet'i açıyorsun, senden hoşlandığımı söyledin ve buluştuk. Cevabın bu mu?" dedim ve titredim soğuktan. Bu da doğruluverdi, gidiyor sandım el salladım gülerek. O da banklara geçmemizi önerdi - ben üşüyorum diyeymiş hah -. Beni biriyle tanıştıracağını söyledi.

"Bana sordun mu ?" dedim. BUNU CİDDEN DEDİM KENDİMİ SEVİYORUM <3<3

Güldü geçti tabii. Banklara geçtik birisi geliyor karşıdan ki Yüce İsa aşkına! O ne?
4 çizgili yeşil adidas eşofman altıyla bir oğlan(oğlanlardan özür diliyorum) kırıtaraktan geliyor ama ı bileği kimse o kadar kıramaz! 

"Selaaaaaaam" diyerekten kikirdedi ve sokuldu yanına bunun. Ben de böyle ağzım açık kalakaldım. Dinlemeyi kestim tabi ondan sonra. Bende beyin yandı çünkü. Bir ara benimkinin saçını kestirme meselesi açıldı onu dinledim.

"Neden kestirdin ?"
"Çok sıkılmıştım ya , gittim mahalle berberime oturdu..."
Ben atlıyorum araya : " O da ortadan tren rayı mı açtı? Ahahaha" (Kedi! Kedi mal mısın Kedi!)
Bunlar bakakaldılar tabii , ben de geri yaslanıp ceketimin içinde kayboldum. Ardından gözlerim ıslanmaya başlayınca kalktım gideceğimi söyleyip. 3-4 adım attım. Dönüp "Tanrı sizi kutsasın" dedim ellerimi birleştirerek...

Burada zekama bir dakikalık saygı duruşu istiyorum. Sessizlik....

Abi sen mal mısın yea? Neden Kedi, neden??? Why yani gülüm? :(

Sonra ağlaya ağlaya yurda döndüm tabii. Ne aradı, ne sordu ne de başka bir şey.
Horneti sildim falan. Ağır depresyon dönemi :D 

Sonra eski sevgilime yazdım :D ahaha bu da bir sonraki postumun konusu olsun ^^

Sağlıcakla kalın ve siz siz olun benim gibi dönüp "Tanrı sizi kutsasın!" demeyin, gayet cool bir çıkış olabilecek durumu batırmayın! 

Meow Meow~