Eveet. Duşumu aldım, maskemi yaptım ve olmazsa olmazım çilekli sütümü içerkene sizlere sıkıcı hayatımdan bir "Annyeong!"(Küfretmedim Annyeong Korece'de Selaam/Merhabaa dimek.)
3 önemli (ıı bir tanesi size o kadar da önemli gelmeyebilir kkk ~) event meydana geldi son yazımdan beri. Hornet denilen uygulama ile biriyle buluşacak cesareti gösterdim, Asya'nın göbeğinden gelen lenslerim sayesinde gözlüklerimden kurtuldum, metroda tacize uğradım.
Evet evet. Bayağı travma atlattım sayılir. İyiyim ama. Yani umarım iyiyimdir. Şimdi İzmirli gençler bilir Göztepe ve Karşıyaka meselesini. Azılı rakiplerimiz sağolsunlar bazen çizgiyi aşabiliyorlar. Öhüm neyse. Ben yurtta kaldığımdan kargo alamıyorum. Geliyor, idare alamıyor ve yetmiyor bize haber verilmiyor. Bu yüzden kargomun kaybolmasından korkarakadres olarak okuldan samimi bir arkadaşımınkini verdim. Kargo gelmiş ama ailesi durumu açıklayamamışlar. PTT görevlisi beni aradı ama nasıl ukalayız.
"Siz o adreste ikamet(umarım böyle yazılıyordur) etmediğinizden kargonuzu teslim de edemedim ihbar belgesi de bırakamadım. Telefonunuzu görmesem kargoyu çoktan geri göndermiştim. -Bu arada ben durumu açıklıyorum - Yani ben bu kargoyu merkez şubeye ihbar edeceğim. Onlar geri postalamadan siz bir gidip deneyin şansınızı. Artık görevlinin insafına kaldınız. Dıt dıt dıt..."
Bu konuşmayı da okula giderken yaşıyorum tabii bende moral 0. 1 ay bekledim o kargo için ben lan. Merkez şube de ebesinin hörekesinde. Git Allah git. Neyse ertesi gün haftasonuydu ve ben internette araştırıp Merkez Şubelerin Cumartesi günleri öğlene kadar açık olduklarını okudum. Bir umut çıkıverdim yola. Gittim ama geç kaldım tabii kapalıydı. Dönerken metro istasyonu tıklım tıklımdı. Göztepe'nin maçı varmış. Ağzına kadar dolu olan trene binmeye çalıştık tabii ite kaka. Ben de kapının hemen önüne kaldım. Tam karşımda da 10-15 kişlik bir Göztepeli grubu var. Birisi aniden yanıma yaklaştı ve kıkırdayarak "Bakın burada ne buldum." dedi. Diğerleri katıla katıla güldüler ve ardından kalçamın hemen altına tekme yedim. Ne olduğunu anlamak için döndüğümde birini yerde gördüm. Herhalde sendeledi ve düşerken istemsiz olarak ayağını bana doğru savurdu diyerekten önüme döndüm ama belimde bir baskı var. Birileri dirseğiyle(olduğunu düşünüyorum) beni dürtüyor. 1 olur 2 olur 3 olur. Bunlar gülmeye devam ediyorlar. Başta bana sırıtan arkadaş da "Istersen arkanı kapıya dön kardeş *hahahahha* ne olur ne olmaz" diye kahkahayı patlatmasın mı? Bunlar aynı anda bana dokunmaya başladılar. Biri parmaklarını pantalonumun arka cebine sokar diğeri baldırımın arkasını okşar. Terliyorum sinirden, çok fazlalar yardım çağrısı atarcasına insanların gözlerinin içine bakıyorum. Hepsi kafayı çeviriyor. Yardım edin diye sesleniyorum kimse duymuyor.
Daha o kadar salağım ki "Müsaade eder misiniz?" diye sorup bir sonraki durakta iniyorum. Orada da peşmden geliyorlar ve ben aktarma yapacağım onları kaybetmek için. Özel firmanın metrosune doğru ilerlerken kendimi hem ağlar hem koşar halde buldum. Kalabalığı gördüğüm yerde aralarına dalıyor, ortalarında saklanıyordum. Böyle böyle ilerlerken kendimi kaybettirdiğimden emin olunca rahat rahat ağlayıp yurda döndüm.
Kedicik cidden çok korkmuştu. Titreye titreye saklanacak bir delik ararken yine bir başına olduğunu hatırlamak biraz ağırdı...
~
yok artık daha neler (o.O)
YanıtlaSilBir ben bilirim bir yaşadığımı bir de yanımdaki teyze :/
Sil